Grendel’in annesi ölmedi mi?
Grendel’in
annesi ölmedi mi?
Şimdilerde çok kullandığımız trol
sözcüğü aslında eski İskandinav hikayelerinde görülen bir tür canavarın adıydı.
Troller göllerde, denizde, dağlarda, inlerde velhasıl her yerde saklanarak asla
kendilerini göstermeden insanlara düşmanlık ederlerdi. Bunlardan en ünlüsü eski
bir İngiliz destanı olan Beowulf üzerinden tanıdığımız trol Grendel ve maalesef
adını öğrenemediğimiz annesidir.
Hikayeye göre zamanın kahramanı Beowulf
önce aslında inlerinde yaşayıp sadece yakına gelenleri yiyen cinsinin aksine saldırgan
bir tutum izleyerek köy basmaya başlayan Grendel’i, sonra da denizin dibindeki
bir kuyuda yaşayan annesini öldürerek konuk olduğu köyü trol belasından
kurtarmış ve memleketine dönerek kral olmuştur. Demek o zamanlarda da troller
bir musibet olarak görülmekte hatta bunları yok edenler kral olabilmekteydi.
Böyle bir canavar türü gerçekten var
mıydı yoksa hayali bir varlık mıydı bilmiyoruz ama yakın zamana kadar
hikayelerde trol adı geçmediğine bakılırsa yüzyıllar boyunca kökleri kazınmış
ya da hafızalardan silinmiş olmalı.
Yirmi birinci yüzyıl başlarından
itibaren ise trol musibeti bu sefer çok daha yaygın, güçlü ve zarar verici bir
halde tekrar ortaya çıktı. Bu yeni trol türünün yaşam alanı gitgide fiziksel
dünyadan alan çalarak büyüyen sanal dünyaydı.
Önceleri eski çağlardaki atalarının
inlerinden çıkmayıp yakına gelen insanlara saldırmaları gibi yüzlerini asla
göstermeyerek internet sitelerinde sessizce bekleyip olmadık bir zamanda
insanın huzurunu kaçıracak yazılar yollamakla işe başladılar. Kendilerini
başkaları gibi gösterdiler ve aslında inanmadıkları fikirleri maskelerinin
arkasından bizleri kışkırtmak için yaymaya başladılar. İçgüdüleriyle ve
doğaları gereği bireysel hareket ediyorlardı, bir düzenleri, aidiyetleri ya da
maddi çıkarları yoktu. Sinsice kafalarına göre takılıyor ve dilimize de geçen
“trolleme” işini zevk için yapıyorlardı.
Sonra sanal dünyanın para, siyasi güç,
şöhret gibi insanların çok aradığı şeyleri sağlayabildiği görüldü ve bunları
çok isteyen bazılarının aklına sanal dünyayı kontrol edebilirlerse
istediklerine kavuşabilecekleri fikri düştü. Elbette yüzyıllardır gerçek
dünyanın kontrolü için karartma, kandırma, korkutma, kıyım ve katliam
kullanılmıştı ama bu sanal dünyada koşullar farklıydı.
Bilginin kontrol edilebilmesi halinde
istenen şeylerin çok daha ucuza sağlanabileceğini görenler inlerindeki trolleri
tertipleyebilirlerse büyük fayda sağlanacağını saptadılar.
Gelgelelim sanal dünya trolleri aynı
eski ataları gibi çekingen, ortaya çıkmayı sevmeyen ve derinliğine bakıldığında
da aslında bir işe yaramayan, sözünü dinletemeyen kaba saba tiplerdi ve
ihtilaftan doğan gerilimden besleniyorlardı. Yani yeni trol ırkının yaratılması
ve bu ırkın doğru düzgün bir eğitimden geçirilerek tertipli yapılara kavuşması
gerekliydi, yoksa para ve güç eski yöntemlerle pahalıya sağlanacaktı. Yine
ihtilaf ve gerginlikten beslenen ama düzenli yapılar kurulması için çalışmaya
başlandı.
Medya sanal dünyaya ayrılmaz bir parça
olarak eklendiğinde düzenli trol orduları da hazırdı. Artık inlerinde fırsat
kollayıp yakına gelenleri yiyen eski trollerin yerine aynı ilk mütecaviz trol
Grendel’in köy basması gibi bu düzenli yapı iletişim araçlarımızı ele geçirmeye
başladı. Yalan haberler, aslı esası olmayan sözde bilimsel araştırmalar, büyük
isimlere sahip içi boş kurumların uydurma raporları, akla mantığa dayanmadan
sadece kelime oyunlarıyla yapılan tartışmalar bu ordunun silahları oldu. Medya
mensuplarından, akademi dünyasından, sanat çevrelerinden ve önemsiz
siyasetçilerden trol ordusuna katılımlar sağlandı ve insanlığın beyninin
yıkanması savaşı haberleşme kanallarına taşındı.
Mantık hatalarıyla bezenmiş konuşmalara
düpedüz yalan haberler katılarak mesela “Dünya Trol Vakfının (WTF) 2020
raporuna göre” diye başlayan cümlelerle, ki elbette böyle bir vakıf yok ve
tabii raporu da yok, aslında trol diye bir şeyin olmadığını, yazılıp
çizilenlerin “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği
anlatılmaya başlandı ve bir iddianın ispat zorunluluğunun iddia sahibine ait
olduğu akıllardan silindi. “Bu dediğimin aksini ispat edebilir misiniz” sözüne
alıştırılarak “Sizin iddianızı kanıtlamanız gerekir” yanıtını veremez hale
getirildik. Bu yanıtı verebildiğimiz ender anlarda ise tamamen ilgisiz bir
alandan karşılaştığımız saldırıyla ihtilafın genişlemesine ve yine trolün
beslenmesine kapı açmış olduk.
Örnek verecek olursak şu hayali diyalog
kullanılabilir:
Trol: Toplum artık tavuk yemek istemiyor
ve zaten tavuğun sağlığa zararlı olduğu da bilimsel olarak kanıtlandı, tavuk yemenin
yasaklandığı zamanlara geri dönmeliyiz.
Siz: Tavuk yemek hiç yasaklanmamıştı ki.
Trol 1: Sizi
ispata davet ediyorum edemezseniz müfterisiniz.
Trol 2: Bilime
inanmayan sizin gibiler yüzünden bu haldeyiz.
Trol 3: Bunu
ben söylediğim için kabul etmiyorsunuz bana ve ait olduğum gruba baskı
yapıyorsunuz.
Trol 4: Tavuk
çiftliğiniz olduğu iddialarına ne diyeceksiniz?
Trol
5: Daha önce başka birisi cıva
yemenin zararsız olduğunu söylediğinde de itiraz etmiştiniz. Uzlaşmacı
değilsiniz.
Örnekte bir kaçını gördüğümüz mantıksal hatalı
önermelerin sayısı on civarındadır ve bunların tamamına her gün maruz kalır
olduk ve en kötüsü de bazılarımız bu trol ordusuna maaşsız, ganimet hakkı bile
olmadan ve savaş kazanıldığında ilk yenilip yutulacak kişi statüsünde olduğunun
farkında olmadan gönüllü oldu. Trol efendileri bize ulaşan her yazıyı “ilet”
düğmesine basarak yaymayı çok sevdiğimizi görmüşlerdi.
Latince “Quis custodiet
ipsos custodes” diye
bir söz var, “Bekçileri kim bekleyecek” demek ve şimdiki durumuzu çok iyi
tanımlıyor. Kültürlerin bekçisi akademisyenler, medya mensupları, fikir
önderleri, felsefeciler ve sanatçılardır. Bekçilerimizin trolleşmesi halinde kültürü,
ekonomiyi, siyaseti, bilgiyi ama daha da önemlisi kendi malımızı, canımızı ve
onurumuzu koruyacak olan bekçi ise bizim hafızamız olmalıdır. Arama
motorlarından elde ettiğimiz bilgileri doğru kabul etmeden önce akıl mantık
süzgecinden geçirmezsek, satır aralarından çıkarım yapmayı ihmal edersek,
trolün kışkırtmasına cevap vererek onu beslersek zararı görecek olan biziz.
Trolleri
beslemeyin, ihtilafla beslenir ve güçlenirler üstelik sandığımız gibi soyları
tükenmedi.
Yorumlar
Yorum Gönder